Yazar "Mansur, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ayaktan başvuran hastaların idrar kültürlerinde üretilen Escherichia coli izolatlarında antimikrobiyal direnç oranları: beş yıllık analiz(2023) Gündüz, Ayten; Mansur, AhmetÖZET Amaç: Escherichia coli (E. coli), dünya çapında bakteriyel enfeksiyonların en yaygın patojenidir ve üriner sistem enfeksiyonlarının (ÜSE) %80 kadarından sorumludur. Son yıllarda E. coli’nin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antimikrobiyallere karşı direnç tüm dünyada artmakta olup tedavi başarısızlığını ve tedavi maliyetlerindeki artışı önlemek için direnç oranlarının sürekli olarak izlenmesi ve ampirik tedavi önerilerinin güncellenmesi gerekmektedir. Yöntem: Bu çalışmada, 2015-2019 yılları arasında Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji laboratuvarına tüm polikliniklerden gönderilen idrar kültürü örneklerinde üreyen E. coli suşlarının antimikrobiyal direnç oranları retrospektif olarak incelenmiştir. Anlamlı sayıda üremesi olan plaklardaki bakterilerin identifikasyonu ve antimikrobiyal duyarlılık testleri (ADT) için konvansiyonel yöntemler ve Vitek 2 Compact otomatize sistemi (BioMérieux, Fransa) kullanılmıştır. ADT sonuçları Antibiyotik duyarlılık testleri üzerinde Avrupa Komitesi (EUCAST) kılavuzlarına göre duyarlı ve dirençli olarak belirlenmiştir. Bulgular: Beş yıllık sürede poliklinik hastalarının idrar kültürlerinin %14,8 (22636/153006)’inde anlamlı üreme tespit edilerek tanımlama ve ADT’leri çalışılmıştır. Tanımlanan etkenlerin %68,3 (15475/22636)’ünü E. coli oluşturmuştur. Direnç oranlarının en yüksek olduğu antimikrobiyal ilaçlar sırasıyla ampisilin (%65,2), amoksisilin/klavulanat (%38,5), trimetoprim/sulfametoksazol (%36,3), sefaleksin (%35) ve sefuroksim (%31,3) olarak tespit edilmiştir. En az direnç oranları sırasıyla; karbapenemlere (%0,6-2,1), fosfomisine (%3,6), nitrofurantoine (%5,8) ve amikasine (%7,5) karşı bulunmuştur. Kinolon direnç oranları levofloksasine %16,7 ve siprofloksasine %19,1 ve norfloksasine %21,9 olarak bulunmuştur. Sonuç: Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği [Infectious Diseases Society of America (IDSA)] rehberinde ÜSE tedavisinde ilk seçenek olarak trimetoprim/sulfametoksazol, alternatif olarak da kinolonlar tavsiye edilmektedir. Ayrıca uluslararası tedavi rehberleri, komplikasyonsuz alt ÜSE’lerin ampirik tedavisinde direnç oranları %20’den yüksek antimikrobiyallerin kullanımını önermemektedir. Çalışmamızda; levofloksasin, siprofloksasin ve norfloksasin direnç oranları birbirine yakın olup ampirik tedavi için uygun görünmektedir, ancak trimetoprim/sulfametoksazol direnç oranı yüksek göörülmüştür (%36,3). Toplum kökenli hasta idrar örneklerinden beş yıllık sürede izole edilen E. coli izolatlarında saptadığımız %26,1’lik GSBL (genişlemiş spektrumlu ß-laktamaz) oranıyla birlikte, direnç oranları yüksek ampisilin, amoksisilin, amoksisilin/klavulanat, trimetoprim/sulfametoksazol ve sefalosporinlerin ampirik tedavi için uygun olmadığını düşünmekteyiz. Çalışmamızdaki sonuçlara dayanarak fosfomisinin tek doz oral kullanım avantajı, yüksek hasta uyumu ve düşük yan etki profili ile ayaktan hastalarda ampirik tedavi için ilk seçilecek ilaç olduğunu ve özellikle nonkomplike ÜSE’lerin ampirik tedavisinde nitrofurantoinin alternatif olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Change in antimicrobial resistance rates in Pseudomonas aeruginosa isolates by years: Analysis for seven years(Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2025) Mansur, Ahmet; Gündüz, AytenObjective: Pseudomonas aeruginosa is naturally resistant to many antimicrobial drugs, and resistance rates against currently available antimicrobials may vary according to different geographical regions, hospitals and years. The ability to develop resistance to antimicrobials during the treatment of infections causes treatment difficulties and requires constant monitoring of the resistance profile. This study aimed to retrospectively determine the resistance rates of P. aeruginosa strains isolated from different culture samples sent to the microbiology laboratory from hospitalized patients to various antimicrobials and to examine their changes over the years. Methods: 1746 P. aeruginosa isolates grown in inpatient culture samples sent to the microbiology laboratory from all clinics between January 2016 and December 2022 were evaluated retrospectively. Vitek 2 Compact automated system (BioMérieux, France) was used for antimicrobial susceptibility testing (AST). AST results were evaluated according to Minimum Inhibitory Concentration (MIC) values according to the European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) guidelines. EUCAST and Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) guidelines only approve the broth microdilution method for colistin resistance, so colistin resistance rates were not included in our study. Results: P. aeruginosa strains were isolated most frequently from respiratory tract samples (57.2%) and urine samples (24.5%), and most frequently from samples sent from Intensive Care Units (ICU) (60.4%). The lowest antimicrobial resistance rates for all strains isolated in seven years were amikacin (16.3%) and ceftazidime (22.3%), while meropenem resistance was 33.6% and imipenem resistance was 44.3%. Ciprofloxacin (47.9%) and piperacillin-tazobactam (51.1%) were found to be the antimicrobials with the highest resistance rates. Resistance rates for all other antimicrobials, except amikacin and aztreonam, increased significantly from 2016 to 2022 (p<0,001- p:0,002). Conclusion: In our study, amikacin and ceftazidime were determined to be the most effective antibiotics for P. aeruginosa strains, and there are increasing resistance rates against antimicrobials over the years. Continuous monitoring of antimicrobial resistance rates for each hospital will contribute to the determination of empirical treatment options and appropriate treatment approaches. © 2025 Elsevier B.V., All rights reserved.Öğe In Vitro Efficacy of Ceftazidime-Avibactam on Carbapenem-Resistant Pseudomonas aeruginosa Isolates(Inonu University, 2025) Mansur, Ahmet; Gündüz, AytenPseudomonas aeruginosa is the main Pseudomonas species causing hospital infections. Ceftazidime-avibactam (CZA) is a new beta-lactam/beta-lactamase inhibitor combination effective against carbapenem-resistant P. aeruginosa isolates. The aim of this study was to evaluate the in vitro activity of CZA against carbapenem-resistant P. aeruginosa isolates. In hospitalized patient culture samples, 190 isolates that were evaluated as significant growth and identified as P. aeruginosa with the Vitek 2 Compact automated system (BioMérieux, France) and determined as imipenem resistant (? 8 mg/L) and meropenem resistant (? 16 mg/L)with the same system were included in the study. 88% (167/190) of P. aeruginosa strains were isolated from patients in intensive care units and 78% (148/190) from respiratory tract samples. CZA activity was studied with disk diffusion test (10-4 µg disk) and zone diametersÖğe Kan kültürlerinden izole edilen staphylococcus aureus’un antibakteriyel direnç oranları: 8 yıllık retrospektif değerlendirme(Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 2024) Gündüz, Ayten; Mansur, AhmetAmaç: Hastane kaynaklı kan dolaşımı enfeksiyon etkenlerinden olan Staphylococcus aureus (S. aureus) hızlı antibiyotik direnci geliştirmesi nedeniyle yüksek mortalite ve morbidite sebebidir. Bu çalışmada 2015-2022 yılları arasında kan kültürlerinden izole edile S. aureus etkeninin antibiyotik direnç profilinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Yapılan çalışmada, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarına 2015-2022 yılları arasında gönderilen kan kültürü örneklerinden izole edilen S. aureus suşlarının antimikrobiyal direnç oranları retrospektif olarak incelenmiştir. BACTEC (BectonDickinson, ABD) ve RENDER BC (Zhuhai,China) otomatize kan kültür sistemlerinde inkübe edilen şişelerden üreyen Gram-pozitif kok formundaki suşların tür identifikasyonu ve antibiyotik duyarlılık testleri, VITEK 2 Compact® (bioMeriéux, Fransa) otomatize sistemi ile yapılarak antimikrobiyal ajanların minimum inhibitör konsantrasyon düzeyleri (MIK) tespit edilmiştir. European Committee on Antimicrobial Susceptibility Tests (EUCAST) kriterlerine göre minimum inhibitör konsantrasyon düzeyleri değerlendirilmiştir. Bulgular: S. aureus suşlarında en yüksek direnç oranı penisilinde (%79,4) görülmektedir. Direnç oranı en düşük antibiyotikler ise sırasıyla tigesiklin (%4,4) ve linezolid (%5,7) olarak bulundu. Vankomisine direnç gözlenmemiştir. Metisiline dirençli izolat oranı %31,3 idi. Servis ve cinsiyet dağılımlarına bakıldığında tüm antibiyotiklerde direnç oranlarının erkek hastalarda kadın hastalar göre yüksek, yoğun bakım servislerinde de diğer servislere göre yüksek olduğu görülmektedir. Yıllara göre direnç oranları değerlendirildiğinde, 2019-2022 yıllar arasındaki daptomisin, fusidik asit, fosfomisin, gentamisin, linezolid, tetrasiklin teikoplanin ve tigesiklin direnci 2015-2018 yılları arasındaki dirence göre anlamlı yüksek bulundu. Sefoksitinde ise 2015-2018 yılları arasındaki direnç oranı 2019-2022 yıllar arasındaki direnç oranına göre anlamlı yüksek bulundu. Sonuç: S. aureus’un sebep olduğu kan dolaşımı enfeksiyon tedavisinin etkili ve hızlı yapılabilmesi için bölgesel antibiyotik direnç profilinin izlenmesi ve değişen direnç profillerine göre tedavi protokollerinin düzenlenmesi gerekmektedir.Öğe Klinik örneklerden izole edilen Enterococcus faecalis ve Enterococcus faecium suşlarında antibiyotik dirençlerinin değerlendirilmesi: 8 yıllık analiz(Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 2025) Mansur, Ahmet; Gündüz, AytenAmaç: Enterokoklar gastrointestinal sistem flora elemanlarından olup, gerek hastanede gerekse toplumda endojen kaynaklı enfeksiyonlara neden olurlar. Çoğu enterokok türü aminoglikozidlere ve sefalosporinlere karşı doğal olarak dirençlidir. E. faecium izolatlarının neredeyse tümü ampisiline dirençli olup; kloramfenikol, tetrasiklinler, makrolidler, linkozamidler, glikopeptitler, florokinolonlara karşı yaygın olarak direnç mekanizmaları geliştirmeye devam etmektedirler. Bu çalışmada hastanemiz kliniklerindeki yatan hastalardan mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen farklı kültür örneklerinden izole edilen E. faecalis ve E. faecium suşlarının çeşitli antimikrobiyallere direnç oranlarının retrospektif olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Mikrobiyoloji laboratuvarına ocak 2015- Aralık 2022 tarihleri arasında tüm kliniklerden gönderilen yatan hasta kültür örneklerinde üreyen 631 enterokok izolatı (372 E. faecalis ve 259 E. faecium) retrospektif olarak değerlendirilmiştir. İdentifikasyon ve antimikrobiyal duyarlılık testleri (ADT) için Vitek 2 Compact otomatize sistemi (BioMérieux, Fransa) kullanılmıştır. ADT sonuçları Minimum İnhibitör Konsantrasyon (MİK) değerlerine göre European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) klavuzları ile değerlendirilmiştir. Verilerin istatistiksel analizi için SPSS 17 (SPSS Incorporated, Chicago) programı kullanılmıştır. Bulgular: E. faecalis ve E. faecium suşları en sık olarak Yoğun Bakım Ünitelerinden (YBÜ) (%61.8) gönderilen örneklerden ve en sık olarak idrar örnekleri (%59.1) ve kan örneklerinden(%30.9) izole edilmiştir. Sekiz yılda izole edilen E. faecalis suşları için vankomisin (%0.5), teikoplanin (%0.5), linezolid (%1.1) ve ampisilin (%1.3); E.faecium suşları için tigesiklin (%3.9) ve linezolid (%4.7) direnç oranı en düşük antimikrobiyaller olarak saptanmıştır. Sonuç: YBÜ’lerimizde izole edilen enterokok türü çoğunlukla E. faecalis (%59) olduğundan, hastaların kliniğine göre ampisilin veya glikopeptidler öncelikle tercih edilebilecek antimikrobiyallerdir. Linezolid ve tigesiklin ise daha dirençli tür olan E. faecium’un etken olarak izole edildiği enfeksiyonlarda tedavi seçenekleri arasında yer almalıdır. Bu yaklaşım ile antimikrobiyal direnç oranlarının sürekli olarak izlenmesi dirençli izolatlar ile oluşabilecek hastane enfeksiyonlarının önlenmesine katkı sağlayacaktır












