Yazar "Seckin, Turgay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fmf (Ailevi Akdeniz Ateşi) Hastalığı Tanısı İçin Ekonomik Ve Taşınabilir Biyosensör Sistemi(2022) Cetin, Arif E.; MAKAY, BALAHAN; Yılmaz, ismet; AÇARI, CEYHUN; ÇETİN, SEDA NUR TOPKAYA; Seckin, Turgay; Unsal, ErbilAilevi Akdeniz Ateşi (FMF), özellikle ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın otozomal resesif geçişli bir genetik hastalıktır. Doğu Akdeniz havzasını çevreleyen ülkelerde yüksek oranda yaygınlık göstermekle beraber son yıllarda tüm dünyada artan sayıda olguya rastlanmıştır. Literatürdeki FMF ilişkili araştırmalara göre Türkiye, en fazla FMF hastası yaşayan ülkedir. FMF hastalığı, MEFV genindeki mutasyonlar sonucu organizmanın enflamasyona verdiği yanıtın bozulması olarak tanımlanmaktadır. MEFV geni, pirin proteinini kodlamaktadır. FMF nedeni olan MEFV genindeki mutasyonlar, pirin protein fonksiyonunu etkilemektedir. MEFV genindeki mutasyonlar anormal seviyede artan pirin proteininin sentezine neden olmakta ve pirin proteinin enflamasyon üzerindeki kontrolü bozulmaktadır. Türkiye FMF çalışma grubunun verilerine göre, ülkemizde mevcut olan FMF hastalarının %5 gibi çok düşük bir bölümünün tanısı konulmuş ve tedaviye başlanmıştır. FMF hastalığı için kesin tanı konulmasına olanak sağlayan muayene bulgusu ve özgün bir laboratuvar testi yoktur. FMF tanısı; klinik bulgular, aile öyküsü, biyokimyasal ve genetik laboratuvar verileri, tedaviye yanıt ve diğer ailesel periyodik ateş sendromlarının dışlanması ile konmaktadır. Akut ataklar sırasında yapılan rutin kan testi sonuçları spesifik değildir. Genetik analizler zaman alıcı; kompleks hazırlama basamakları içeren ve maliyeti yüksek testler olmakla birlikte, FMF hastalığı için kesin tanı koydurucu bir kriter değildir. Bu nedenle, FMF hastalığının tanımlanması ile ilgili problemlere çözüm olacak yeni bir alternatif tanı yöntemine ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde sık rastlanan bir hastalık olan FMF tanısının erken konması, hastalığın tedavisi ve oluşabilecek komplikasyonların önlenmesi bakımından oldukça önemlidir. Bu projede geliştirilen biyosensör sistemi, ülkemizde ve dünya genelinde yaygın olarak görülen FMF hastalığının tanımlanması hususunda hızlı, ekonomik ve taşınabilir dizaynı ile büyük önem arz etmektedir. FMF hastalığında hasta şikayetlerinin ve klinik bulguların birçok hastalığa benzemesinden dolayı, hastalık tanısı oldukça güç ve geç konmaktadır. Günümüzde kesin FMF tanısı klinik bulguları desteleyen genetik testler ile konmaktadır. Fakat genetik testlerin SGK?ya olan maliyetinin oldukça yüksek olması yanı sıra 2-3 ay gibi uzun bir sürede test sonucunun alınması ve hastaların bu süre zarfında geçirebileceği ataklar düşünüldüğünde, günümüzde kullanılan klasik yöntemler oldukça ciddi problemlere neden olabilmektedir. Özellikle çocuklar, FMF hastalığından en çok etkilenen ve hastalık süreçleri oldukça sıkıntılı geçen gruptadırlar. Bu nedenle proje kapsamında, ülkemiz başta olmak üzere dünya genelinde yaygın olan FMF hastalığının erken tanısı için, ekonomik, güvenilir, hızlı sonuç veren ve taşınabilir bir biyosensör sistemi geliştirilmiştir. Geliştirilen sistem, nano-parçacık temelli biyo-çiplerin yüksek hassasiyette tanımlama özelliklerini kullanarak, hasta örneklerinde sağlıklı bireylerde bulunan pirine göre çok yüksek miktarda üretilen pirin için bu yüksek değişimi belirleyerek FMF hastalık tanısını koymaktadır. Sistem, getirdiği kullanıcı kolaylığı, taşınabilirliği ve düşük maliyetli test imkânıyla klasik FMF tanı yöntemlerine göre güçlü bir alternatif olacaktır.Öğe Fonksiyonellendilmiş Silan Analogların Tasarımı, Sentezi ve Anti Patojenik Yüzey Uygulamalarının Araştırılması(2023) Seckin, Turgay; ŞENTÜRK, HARUN; KIVILCIM, F.Nilüfer; EMRE, Fatma Bilge; AÇARI, İDİL KARACAProje önerisi ile yüzey kaplama alanında yaygın olarak kullanılan silan ve türevleri yerine daha kullanılabilir ve çoklu işlevsel ve yüzey aktif yapıların yenilikçi yaklaşımla tasarımı ve uygulamaları planlanmıştır. Silanların fonksiyonel uçlarına bağlı kalarak ortam pH?ı ve hidroliz kinetiği sonuç ürünün özelliklerini önemli oranda etkilemektedir. Bu amaç doğrultusunda amaca uygun olarak pH ayarlanarak yüzey kondenzasyon işlemleri parametrelerinin kontrol edilmesi ile sağlanmıştır. Bu çalışmada, geniş pH aralığında kullanılabilen, raf ömrü yüksek yapıların silanın trietanol amin vb. aminlerle silatran yapısına dönüştürülerek daha verimli hale getirilmiştir. Silatran yapıların modifiye edilerek antiviral ilaçlarla kullanıldığı yüzey uygulamaları ile ilgili çalışmaların sınırlı olması nedeniyle farklı türevler ile hazırlanmış silatran yapılar elde edilmiştir. Hidroliz ve kondenzasyon parametrelerinin kontrol edildiği yapıların pamuklu yüzeylerde kullanılması ile antibakteriyel, antiviral, antifouling özellikli yapılar elde edilerek, medikal ürünlerde etkili olarak kullanılabileceği gösterilmiştir. Sonuç ürün zwitteriyonik yapı halinde olduğu için özellikle medikal alanda kullanılan maske, önlük, yara bandı vb. özellikli organ nakli hastalarında ve operasyonlarında, yanık tedavilerinde ve virüs ile etkileşimde yaygın olarak kullanılabilme potansiyeline sahip olacaktır. Bu alanda yerli ürün bulunmamaktadır. Elde edilecek bu basamaktaki ürünle nano silika ve zwitter iyonik yapılı bileşiğin aynı anda kullanılacak olması özellikle SiRNA etkileşimlerinde etkili olacak ve antiviral özellikli yapı da antifouling ve antibakteriyel yapılara dönüştürülmüştür. Yapısal olarak viral etki zwitter iyonik yapılar ile lipid etkileşiminin yanı sıra nano silika türevleri ile de sağlanmıştır. Bu çalışmada asiklovir ve analogları silanlı bileşikler kullanılarak yapıya eklenmiş ve farklı pH aralıklarında hidroliz ve kondenzasyon parametreleri araştırılmıştır. Özellikle tekstil ürünlerinde disperse halde veya doğrudan kullanılacak işlevsel yapılar yanında endüstriyel problem olan silanlı bileşiklerin hidroliz ve kondenzasyon ile yüzeye çökme ve işleme problemleri de silatran türevli yapılar ile çözümlenmiştir. Ek olarak bor mineralleri sol-jel yapıya kazandırılmış ve antibakteriyel özellikleri incelenmiştir. Çalışmada kullanılan silatran yapıların ve kaplanmış yapıların özellikleri, FT-IR, NMR, TGA, DTA, DSC ve SEM vb. tekniklerle gerçekleştirilmiştir.












